Hakkımda

bursa /gemlik, Türkiye
gezmeyi seviyorsanız teknolojiye merakınız varsa burası tam size göre

26 Ocak 2020 Pazar

Cumalıkızık

Osmanlı sivil mimarisinin en görkemli köy yerleşimini günümüze ulaştıran Cumalıkızık, son yıllarda ülkemiz yanında tüm dünyada da tanınmaya başlamıştır. O kültür varlıkları yanında doğal varlıklarca da zengindir.
Tarihçe:Osmanlıların Bursa'da ilk yerleştikleri bölgelerden olan Cumalıkızık, 180'i halen kullanılan, bazılarında ise koruma ve restorasyon çalışmalarının yapıldığı toplam 270 ev ile Osmanlı dönemi konut dokusunu günümüze taşımaktadır.
bursa cumalı kazık hakında bilgi ile ilgili görsel sonucu
Osmanlı sivil mimarisinin en görkemli köy yerleşimini günümüze ulaştıran Cumalıkızık, son yıllarda ülkemiz yanında tüm dünyada da tanınmaya başlamıştır. O kültür varlıkları yanında doğal varlıklarca da zengindir.
Tarihçe:Osmanlıların Bursa'da ilk yerleştikleri bölgelerden olan Cumalıkızık, 180'i halen kullanılan, bazılarında ise koruma ve restorasyon çalışmalarının yapıldığı toplam 270 ev ile Osmanlı dönemi konut dokusunu günümüze taşımaktadır.
bursa cumalı kazık hakında bilgi ile ilgili görsel sonucu

19 Ocak 2020 Pazar

2018'in En İyi Laptop Markaları!

1. Lenovo (86/100)

Lenovo, geçen senenin beş yıldızlı tek laptop'u ThinkPad X1 Carbon'dan çok yönlü Yoga 920'ye, Laptopmag'den editörün seçimi ödülünü en çok kazanan marka ve yine birinci sırada.

2. HP (85/100)

HP Spectre x360, güçlü ZBook 17 ve uygun fiyatlı HP Envy 13t'nin ardından HP, iki sıra birden atlayarak ikinci sıraya yükseldi.

3. Dell (82/100)

Dell'in ürün portföyü Dell XPS 13 ve Alienware 15 gibi göz alıcı üst seviye cihazlardan, sıkıcı orta seviye ve bütçe dostu bilgisayarlardan oluşuyor. Firma, sunduğu teknik destek sayesinde Laptopmag'den yüksek puan almış.

4. Acer (81/100)

Spin 1 ve Aspire E 15 gibi laptop'lar, Acer'ın üst seviye özellikleri uygun fiyata nasıl sunacağını bildiğini gösteriyor. Firmanın 9.000 dolarlık Predator 21X gibi iddialı laptop'ları da var.

4. Asus (81/100)

Asus, Zephyrus gibi sistemler sayesinde oyun laptop'larında lider. ZenBook UX331UN gibi büyüleyici mavi modeller, Chromebook C213S gibi sağlam laptop'lar ve ZenBook EX330UA gibi bütçe dostu seçenekleriyle Asus, tasarım ve değer açısından da lider.

6. Microsoft (77/100)

Microsoft sadece birkaç laptop üretse de, tüm sistemleri birinci sınıf. Yenilikçi ve renkli Surface Book 2, kullanımı rahat Surface Laptop, firmanın en öne çıkan cihazları.

7. Apple (72/100)

Apple'ın bu kadar geriye düşmesi ne üzücü. Firma, laptop işine eskisi kadar özen göstermiyor. Geçen senenin tasarımlarında hiçbir değişiklik yapmayan firma, Laptopmag'den sadece bir editörün seçimi ödülü alabildi. Yine de Apple, en iyi teknik desteği sağlayan firmalardan.

8. Razer (70/100)

Üst seviye oyun laptop'u arıyorsanız ve bütçeniz geniş ise Razer'a göz atmalısınız. Razer'ın çekici laptop'ları arasında Razer Blade ve Razer Blade Pro bulunuyor. Ancak daha ucuz laptop'lar arıyorsanız, başka bir yere bakmanızda fayda var.

6 Ocak 2020 Pazartesi

Teknolojik olarak en gelişmiş ülkeler hangileri?

1.Japonya


Japonya bu araştırma en öne çıkan isim oluyor. Japonya hakkında yapılan araştırmalar sonucunda gelişmiş otomobiller, cihazlar, aletler, depreme dayanaklı binaları, optik teknolojileri, modern mekanik teknolojileri, metaller ve yarı konveyörler gibi farklı alanlarda büyük ilerlemeleri gözler önüne seriyor. Öte yandan Japon analistler çok sayıda Nobel Ödülü kazananıyor. Japonya’nın kimliği, her alanda kazanılan başarıları “biyo-inovasyon özerkliği uygulamak” olarak tanımlanıyor.

japonya


2.BİRLEŞİK DEVLETLER

Uzay teknolojisi alanındaki ilerlemeleriyle Amerika Birleşik Devletleri, dünya çapında bir süper güç haline geldi. ABD, uzay araştırmaları, ilaçlar, korunma çerçevesi ve yayıncılık iletişimi alanlarında Amerika’yı dünya çapında öne çıkartan başlıklar arasında yer alıyor. Bu ülke aynı zamanda gezegende en etkili ve en yenilikçi askeri güce de sahip. Ülke, Google, Facebook, Apple, Intel, IBM ve Microsoft gibi dünyanın en büyük yenilik kuruluşlarının da temsilcisi konumunda yer alıyor.



us

3.GÜNEY KORE


 Güney Kore, LG, Hyundai ve Samsung gibi inovasyon kuruluşlarının kökenidir. Bu markalar Apple ve Toyota gibi dünya çapında yenilikçi markalarla yarışıyor. Güney Koreli araştırmacılar mekanik teknoloji gibi alanlarda büyük taahhütlerde bulundu. Güney Kore’de normal web hızı ABD’den üç kat fazla.





4.İSRAİL

İsrail’in tarifelerinin yaklaşık yüzde 35’i inovasyonla ilgili. İsrail, uzay bilimlerindeki en çok bilim insanı yetiştiren 5 ülke arasında yer alıyor. Aynı şekilde, direniş alanındaki gelişmeleri ile de öne çıkmaktadır. Örneğin; Iron Dome. İsrail devam eden keşifle ana insansız eterik aracı (UAV) kurdu. Bu şaşırtıcı ülke, gezegende mevcut elektrikli otomatik temeli olan iki ülke arasında yer alıyor. İsrail’in dört bir yanındaki enerji verici istasyonların çok fazla tutulmuş bir sistemini bulacaksınız. Birincil başarısı, 2014’teki çatışmalar sırasında Gazze’den gelen tüm roket saldırılarını engelleyen şaşırtıcı “Demir Kubbesi” nden kuşku duymadan kalıyor.






5. RUSYA

Ruslar, uzayı araştıran ilk kişilerdi. Bunun yanı sıra Rusya, silah yeniliği ve koruma çerçevelerinin önemli bir yapıcısı ve tasarımcısıdır. En yenilikçi direniş çerçevesinden birine sahiptir. Gezegendeki birçok ülkeye bariyer donanımı gönderen Rusya’nın S300, S400, S500 ve ICBM uzun menzilli havadan havaya roket çerçeveleri alanında gezegendeki her şeyden çok son derece ustalık içindedir





















30 Aralık 2019 Pazartesi

Yapay Yerçekimi Makineleri Yapmak Mümkün mü?




Yapay Yerçekimi Makineleri Yapmak Mümkün mü?

Merhaba bir popüler bilim makalesiyle daha karşınızdayız. Yakın gelecekte Mars gezegenine uzay yolculuğu yapılacak. Daha önceden bununla ilgili bir makaleyi sizlerle paylaşmıştık. Şimdiki makale ise biraz daha teknik içermektedir. Uzay yolculuğu yapabiliriz ancak yer çekimi olmadan uzun süren yolculuklar yapamayız. İşte bilim insanları da bu konu üzerinde yıllardır araştırma yapmaktadır. Uzay gemileri içerisinde ya da süper dünyalarda veya yeni yapay dünyalarda nasıl yapay yer çekimi oluşturabiliriz? Bunun yanıtını bulmaya çalıştık.
Gerçek olarak yerçekimsiz ortam insanlar açısından değerlendirildiğinde çok sağlıklı olmamaktadır. Biz insanlar yeryüzünde belli bir yerçekimine maruz kalmak zorundayız. İnsan kemik yapısı yerçekimsiz ortama uygun değildir. Yerçekimsiz ortamda uzun süre kalan insanların belli bir süre sonra ilk olarak kas dokusu erimeye başlayacak daha sonra kemik dokularında incelme (kemik erimesi) başlayacak, eğer yine de düzenli bir şekilde yer çekimine maruz kalınmazsa iç organlarda yer değişme, işlevselliğini kaybetmesi ve son olarak felç ve ölüme kadar gidebilecek sonuçlar doğurabilir.
Dünyadan Mars’a yapılacak 8 aylık uzay yolculuğu süresince astronotlar hiçbir şekilde yerçekimine maruz bırakılmazsa astronotlar Mars gezegenine vardıkları zaman çok büyük olasılıkla gezegenin yüzeyine iniş yapamayacaklar. Çünkü anatomik anlamda vücutları hareket edemez duruma gelecektir. Sağlıklı bir uzay yolculuğu yapabilmesi için kesinlikle yerçekimine ihtiyaç vardır ve bu ihtiyacı doğal olmasa bile yapay bir şekilde oluşturmamız gerekecek.

Yerçekimi Jeneratörü

Yerçekimi jeneratörü yapabilmek için tek gereken şey higgs alanını kontrol etmek olacaktır. Bilim insanları araştırmaları sonucunda elde ettiği veriler enerjiye kütle kazandırmanın en temel dayanağı higgs bozonunun yarattığı higgs alanıdır. Eğer bilim insanları higgs bozonunu kontrol etmeyi başarabilir ve yönetebilirlerse uzay gemileri içerisinde yapay bozon alanı oluşturabilirler. Higgs alanlarının etkili bir biçimde kontrol etmeyi başardıkları zamanda gerçektende dünyadakine benzer yapay kütle çekim alanı oluşturabilirler. Ancak ne yazık ki higgs bozonu ile ilgili bildiklerimiz bir teoriden ibaret, çok fazla işe yarayan bir durum ortada yok. Onu gerçekten kontrol edebilirsek bunu yapabilmek için en az 250 yıl geçmesi gerekebilir. Çünkü günümüzdeki teknolojik imkânlar buna elverişli değil. İnsanoğlu önümüzdeki 10 yıl içerisinde Mars’a gitmeyi planlıyor bu yüzden yer çekimi jeneratörü programını şimdilik askıya aldık sayabiliriz.

Roket Destekli Uzay Asansörü


Yapay Yerçekimi Makineleri Yapmak Mümkün mü?

Bilim insanları bu konuda ivmesini hızla arttıran uzay gemileri fikrini ortaya atmaktadırlar. Aslında bu durum son derece mantıklı ve çok basit bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Mesela uçağa binince ve uçak aniden hızlanmaya başladığında koltukta oturanlar geriye doğru anında yaslanırlar. İşte bu duruma bilimde itki durumu denir. Bu itki durumunu uzay gemisi içerisinde de kullanabiliriz. Dünya’dan Mars’a ya da başka bir gezegene göndereceğimiz bir uzay gemisinin hızı sürekli olarak kademeli bir şekilde arttırırsak bu geriye itme etkisi sabit duruma gelecektir. Bu etkiyi yeryüzünde oluşan yerçekiminin insanlara uyguladığı etkiye eşitlersek uzay gemisi içerisindeki astronotlar için yerçekimi herhangi bir problem yaratmaz. Astronotlar uzay gemisi içerisinde sürekli bir asansörde yukarı çıkıyormuş gibi hissederler. Bu çok etkili bir çözüm. Ancak kendi çapında çok ciddi problemlere sahiptir. Roket destekli uzay asansörü fikri güzel ama burada şöyle bir problem var: uzay gemisinin hızını sürekli olarak kademeli bir şekilde arttırılması gerekiyor. Aynı zamanda ulaşılabilecek bir hız sınırı mutlaka vardır. Yani o hızdan daha hızlı gidebilecek bir durum ortada yok. Anlayacağınız uzay gemisi sonsuza kadar hızlanamaz. Belli bir süre sonra çok yüksek hız insan bedeni için yine tehlike arz etmektedir. Bu yüzden bu fikir başta mantıklı olsa da günümüz bilim insanları tarafından roket destekli asansör ve onun yarattığı çekim etkisi fikrinden uzaklaşmaktadır.


Manyetizma Etkisi

Bu fikir son derece basittir. Uzay gemisinin zemini manyetik metalden yapılır. Uzay gemisi içerisinde bulunan astronotların giysilerinin tamamı manyetik materyalden yapılır. Burada giyilecek uzay kıyafetleri sayesinde astronotlar manyetik hale getirilir. Daha sonra astronotlar tıpkı demirin mıknatısa yapıştığı gibi uzay gemisinin zeminine yapışırlar. Eğer zemin manyetik, astronotların kıyafetleri de manyetikse oradaki çekim gücü belli bir şekilde dünyadakine benzer oranda ayarlanabilirse astronotlar sürekli olarak zeminde (tıpkı yeryüzünde olduğu gibi) yürüyebilirler. Bu çözüm insanların kas ve kemik yapısı için doğru çözüm olabilir. Ancak ilerleyen durumlarda bazı problemlerin çıkmasına da sebep olabilir. İnsanların kas ve eklem yapıları için manyetizma etkisi işe yarayabilir ancak kan dolaşımı yapay manyetik alandan etkilenmez bu tarz ortamlar da kan genellikle beyin ya da ayakuçlarında toplanmaya başlar. Bu durumda Dünya üzerinden Mars’a giden süre içerisinde yani 8 ay boyunca çok yüksek bir kan basıncıyla oraya gidecek. Beyindeki yüksek kan basıncı her zaman tehlikelidir. Eğer beyindeki damarlarda zayıflık ya da küçük bir pıhtı meydana gelirse yüksek basınç yolculuk esnasında ciddi bir beyin kanaması riskini ortaya çıkarır.













25 Aralık 2019 Çarşamba

2019’un En İyi Akıllı Telefonu





 Huawei Mate 20 Pro






6.39 inç büyüklüğünde olan ekranı, 8 çekirdekli HiSilicon Kirin 980 Chipsetiyle çalıştırıyor ve 4200 mAh olan bataryası ile bu keyfi ne kadar kullanırsanız kullanın bir günün sonuna kadar kesinlikle getirebiliyorsunuz. Öyle ki normal bir kullanımda da iki günü rahatlıkla doldurabiliyorsunuz.
Tabi yine normal özelliklerinden bahsedip sizi yormak yerine bu telefonun an çok öne çıkan özelliği olan muhteşem kamerasından bahsetmek istiyoruz. Arka tarafa tıpkı P20 Pro daki gibi, ilk olarak geniş açılı 40MP’lik bir kamera, hemen altına 20 MP ve onun yanında ise 8MP’lik kameralar yer alıyor.


Huawei P20 Pro



Günümüzdeki en iyi akıllı telefon olarak seçilen P20 Pro, en az bahsedildiği kadar iyi bir telefon diyebiliriz. Tabii sözde iyi olmasına değil de teknik olarak özelliklerine de bakalım.
  • Ekran: 6.1 inç OLED 1080 x 2240 px
  • İşlemci: Huawei Kirin 970
  • Ram: 6GB
  • Hafıza: 128GB
  • Batarya: 4000mAH
Bunlar gibi muhteşem özellikleri bulunuyor diyebiliriz. Tabii bu telefonun en önemli özelliklerinden birinin ise kuşkusuz kamera olduğunu söyleyebiliriz. Öncelikle ön kısmına 24MP’lik harika bir kamera eklemişler. Arka kısmında ise 40MP’lik ana kamerasının hemen altında 20MP ve 8MP’lik kameraları yer alıyor. Özetle kamera!

 iPhone XS Max



Son zamanlarda özellikle fiyat konusunda adından fazlasıyla söz ettiren iPhone XS Max, tabii ki bu listede olmayı hak ediyor. Çünkü şu an için fiyat olarak değil de performans olarak inceleme yapıyoruz.
Bu telefonun kuşkusuz en iyi özelliği performansı. İçinde 6 çekirdek barındırıyor ve işlemci kısmında ise Apple A12 Bionic Chipset kullanılıyor. Aslında bu işlemcinin dünyada ilk kez x serisinde kullanılması ve şu ana kadar üretilmiş en iyi işlemci olduğunu belirttiğimizde söylenecek başka söz kalmıyor.

 iPhone XR

en iyi akıllı telefonlar 2019

Performans konusunu fazlasıyla önemseyen Apple’ın bu listede ikinci bir telefonunun olması pek de şaşırtıcı olmasa gerek. iPhone XR, yukarıda bahsettiğimiz XS Max ile hemen hemen aynı özelliklere sahip fakat kullanırken farklılığını hissetmeyeceğimiz birkaç özellik kısılarak daha uygun fiyatlara satılıyor. Öyle ki iPhone XS Max, 13.500 tl gibi bir fiyatlara satılırken kullanırken fazla bir fark hissetmeyeceğiniz bu telefon 7.900 tl lik bir fiyatla alıcılarına sunuluyor


Samsung Galaxy A9

Samsung bu telefonu ile çentikli ekrana aslında çok sıcak bakmadığını bizlere gösteriyor. Fakat iş kameraya gelince arkaya tam 4 adet kamera yerleştirdiğini görüyoruz.

Ana kamera olarak 24 MP bir kamera bizi karşılıyor. İkinci kamera ise ekstra geniş açılı fotoğraflar için 8 MP olarak yerleştirilmiş. Otomatik odaklama ve optik Zoom için bunların hemen altına 10 MP ve Derinlik Algısı (Bokeh) efekti için de 5 MP lik son kamerayı eklemişler. Yani görünüşe göre bu telefon ile kötü fotoğraf çekmek pek mümkün değil.







18 Aralık 2019 Çarşamba

Çin’in En İyi Akıllı Telefonu Hangisi? Huewai P30, One Plus 7 yoksa Xiaomi Mi 9 mu?

Çalkantılı bir akıllı telefon sektöründe Çin bilhassa son zamanlarda satış rakamlarını hayli arttırmış durumda. Samsung, Sony neyse Huawei, OnePlus ve Xiaomi’nin de dünyada belli bir imaja ulaştığını görüyoruz. Bugünkü yazımızda bu üç markanın amiral gemilerini teknik özellikleri yönüyle karşılaştırdık.



En iyi ekran One Plus 7 Pro’da mı?
Huawei P30 Pro 6.47 inç Full HD bir ekrana sahip iken Xiaomi 9 ise 6.39 inç Full HD ekrana sahip. One Plus 7 ise 6.67 inç boyutunda ve 2K bir ekranı var. 90 Hertz ekran ile de OnePlus 7 Pro ekran olarak rakiplerinin önüne geçiyor.
OnePlus 7 Pro donanım olarak çok ileride!
Mi 9 ve OnePlus 7 Pro Snapdragon 855 işlemciyle karşımıza çıkıyor. P30 Pro ise Kirin 980 işlemciye sahip. Ram olarak ise Mi9 ve P30 Pro 8 GB RAM kullanıyor. One Plus 7 Pro ise RAM konusunda uçmuş durumda. One Plus 12 GB RAM’le rakiplerinin önüne geçiyor.


OnePlus 7 Pro ile ilgili görsel sonucu


Kameraları ile üçü de çok iddialı!

Çinli markaların en çok şikayeti kameradan aldığını biliyoruz. Bu kötü anlamda değil tabii. Kamera kalitesinin akıllı telefonların önüne geçtiği için eleştirilmesi başka bir durum olsa gerek. Xiaomi Mi 9, One Plus 7 Pro modellerinde üçlü kamera varken P30 Pro’da 4’lü kamera sistemi var. Ayrıca Mi 9 ve One Plus 7 Pro 48 MP çözünürlüğe sahip P30 Pro ise 40 MP çözünürlükte… Ön kamera çözünürlüğünde ise Mİ 9 20 MP, One Plus 7 ise 16 MP, P30 Pro burada rakiplerini 32 MP ile geçiyor. Renk yönüyle Mi 9 rakiplerinin hayli gerisinde kalıyor.


İlgili resim


Xiaomi Mi 9 bataryası ile ön plana çıkıyor!

Mi 9 3300 mAh, P30 Pro 4200 mAh ve OnePlus 7 Pro 4000 mAh bataryaya sahip. Bu rakamlara bakınca P30 Pro daha iyi diye düşünebilirsiniz. Ama işlemci kullanımlarına göre Mi 9 daha şanslı ve test sonuçlarına göre bataryada daha başarılı…

Fiyat olarak hangisi avantajlı?

Çin akıllı telefon sektöründe bu üç markadan en hesaplı olanı Xiaomi Mi 9… OnePlus 7 Pro ikinci sırada iken 5000 liralık fiyatı ile Huawei P30 Pro en pahalı telefon olarak görülüyor.


9 Aralık 2019 Pazartesi

kim bu BARIŞ ÖZCAN ??

Herkese merhaba, bugün sizlere gezdiğim yerleri yazmayacağım.
Bugün sizlere benim çok sevdiğim, ilgi çekici Vidolar çeken. BARIŞ ÖZCANI kendi dilim döndüğünce anlatacağım.
  

barış özcan ile ilgili görsel sonucu
şimdilerde en çok youtubede tanınan barış özcan 23.7.1974 İstanbul doğumlu' dur Evli ve 1 çocuk babası.
 M.Ü. Hukuk Fakültesi mezunu olan .
Abak.us kreatif medya ajans başkanı. Abak.us’ün İstanbul ve New York’ta ofisleri var ve BASF, THY, LC Waikiki, Türk Telekom, NYMag, TimeOut New York gibi markalarla çalışan . apple, Adobe ve LinkedIn gibi uluslararası yazılım firmalarına danışmanlık ve sosyal medya hizmeti  vermiştir .
şimdi bu kadar Hukuk okuyan adam çeşitli firimalarla ,çalışan ve hayla çalışmalarını sürdüren.Niye youtube de vidolar çekiyor? çünkü biz insanlara daha fazla bilgi vermek daha fazla bilgi öğrenmek için bence benim düşüncem böyle . Kişisel belgesellerini youtube’da yapmaya devam ediyor. Sanat, tasarım ve teknoloji hikayelerini 2.800.000’den fazla kişi 200 milyondan çok kez izledi.
Bugüne kadar çeşitli kurumlarda ve konferanslarda 600’den fazla konuşma yaptı.

barış özcan ile ilgili görsel sonucu


Profesyonel bir keynote speaker ve TEDx konuşmacısıdır ayrıca .YouTube’un dünya çapında seçtiği 12 değişim elçisinden biri oldu. #CreatorsforChange adlı bu program için uluslararası projeler üretiyor. Bunlardan bir web dizisi ve kısa filmi olan Scarecrow – Korkuluk toplamda 2 milyon kez izlendi.
Abak.us yani “Abaküs” gibi kelime oyunlu isme sahip olan bir ajansta başkan oldu. Bu ajans, Barış Özcan başkanlığında THY, LC Waikiki ve Türk Telekom gibi dev firmalar için reklam kampanyaları hazırladı ve sundu. Bunların yanında Özcan, Apple, Adobe ve LinkedIn gibi dev firmalara da sosyal medya hizmeti verdi. Adobe’da 6 yıl boyunca çalıştı ve bu süre zarfında boş durumu.hayır tabikide TRT ve CNN Türk gibi kanallarda belgeseller yapmıştır.

barış özcan ile ilgili görsel sonucu









27 Kasım 2019 Çarşamba

BURSA - GÖL YAZI

 Herkese merhaba , bu gün sizlere bursa gölyazıyı anlatacağım ,
Gölyazı, Uluabat Gölü üzerinde yüzermiş. gibi duran minik bir adacık!! Aslına bakarsanız incecik bir köprü ile ana karaya bağlı bir yarımada.
Gölyazı bir zamanlar Apollon Krallığı‘nın başkentiymiş. Daha sonra Bizansı, Osmanlısı, herkes bir iz bırakmış. Mübadeleye kadar sakin sessiz bir Rum balıkçı köyüymüş. O zamanlar Uluabat’ın adı Apollont, Gölyazı’nınki de Apolyont
Katman katman tarih biriken yerler, bir de güzel coğrafyalarda kurulmuşsa tadından yenmez deyip, motorumuza atlayıp,bursa Gölyazı Köyü’ne geldik. Çevresini yürümesi topu topu 15 dakika süren bu adadan 2 saatte ayrılamadık. Ufak göründüğüne bakmayın, eski sahipleri Rumlardan kalan taş kilisesi, tekne turu, komşu adalarındaki tarihi eser kalıntıları insanları ayrı etkiliyor.
peki bu muhteşem yerin tarihi ise şöyledir .Apolyont (Uluabat) Gölü üzerinde bulunan ve en eski ismi Apollonia ad Ryndacum” olan Gölyazı’da yerleşimin tarihi antik çağlara kadar uzanıyor. Adanın isminin nereden geldiği konusunda, Bergama Kralı 2. Attalos’un Kraliçe Apollonis’e ithafen bu ismi verdiği gibi bir rivayet var.
Roma İmparatorluğu döneminde bugünkü Edremit’e bağlı bir yer olan adacıkta, Roma İmparatorluğu dönemine ait birçok ize rastlanabiliyor; antik su kemeri ve mezar yapıları gibi… Bölgede yapılan kazılardan çıkarılmış bazı antik yapı buluntuları Bursa Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor, meraklılarına duyurulur.  19. yüzyıldan kalma Aziz Panteleimon Kilisesi de sonradan restore edilerek kültür merkezine dönüştürülmüş.
GEZİLECEK YERLER: 

   Aziz Panteleimon Kilisesi:

Bu kilise 19. yüzyıl Anadolu Rum Ortodoks miraslarından birisi. Anadolu şehirlerinde eşine pek de rastlanmayan yapılardan olduğundan aslında çok büyük öneme sahip. Mübadele yıllarına kadar aktif bir şekilde ibadet yeri olan kilise, mübadele sonrası da bakımsızlık, yangınlar ve başka amaçlarla kullanılmaktan zarar gören yerlerden. Neyse ki Nilüfer Belediyesi’nin restorasyon çalışmalarıyla burası yakın zamanda tekrardan kamusal hayata kazandırılarak bir kültür evi olmuş. 
Aziz Panteleimon Kilisesi ile ilgili görsel sonucu


Ağlayan Çınar:

Bu dev, ulu Çınar ağacı bölgenin en yaşlı sakini, Gölyazı’nın simgesi. Adeta fantastik filmlerde gördüğümüz konuşan, yürüyen, büyülü güçleri olan bilge ağaçlar gibi. 2016 yılı itibariyle tam tamına 743 yaşında! Ağlayan Çınar’a ismini Mehmet Okatan vermiş, ağacın altında da kendisinin şu dizeleri bir tabelada iliştirilmiş: “Tarihin verdiği yorgunlukla yan yatmış ulu bir çınar… Lakin, yaşamaktan umudunu kesmemiş, uzanmış öylesine bağrı yanık, yaprakları hüzün, içi kan ağlarcasına, savaşlara, acılara, kara sevdalara tercüman olurcasına ardında sevgi bahçesi, açamayan gonca bir gül, önünde, oluk oluk gözyaşlarının eseri koca bir göl.”
Ağlayan Çınar’a ağlayan yakıştırılmasının yapılmasının arkasındaki asıl neden, yüzyıllar içinde gittikçe yan yatan ağacın gövdesinin bir bölümünden zamanla doğal kaynak suyunun yüzeye çıktığı bir oluk oluşması, o oluktan akan suyun da ağacın altında minik bir havuz oluşturması. Ağacın gölgesi tek başına bir çay bahçesini gölgede bırakırcasına büyük. 



ağlayan çınar ile ilgili görsel sonucu


 Uluabat Gölü:

Göl içerisinde bulunan bir yarımadada kurulu olan Gölyazı köyü tarihi ve turistik açıdan bir çok eser barındırır. Günümüzdede yerleşimin yaklaşık 800 metre uzunluğundaki antik surların içinde devam ettiği köyde geleneksel konut mimarisi, bazı noktalarda sur kapıları ve kuleleri görmek hala mümkündür. Hatta köy içerisindeki bazı noktalarda Roma Bizans ve Osmanlı geleneksel mimarileri içiçe geçmiş bir vaziyette görülebilir.
Uluabat Gölü Bursa merkeze 30 km uzaklıktaki Uluabat gölü içerisindeki adaların en büyüğü olan Nailbey Adası’da bulunan manastır Bursa ve çevresinde günümüze kadar ulaşabilen en eski manastırlardan biridir. Marmara’nın 15KM güneyinde bulunan Uluabat gölü, balık ve kuş popülasyonları açısından Türkiye’nin en zengin göllerinden birisidir. Gölyazı ve Uluabat köylerinden hareket eden kayıklarla gölde gezi yapabilirsiniz.



İlgili resim




eyer sakin sesiz bir yer istiyorsanız, göl yazı tam size göre 













25 Kasım 2019 Pazartesi

EFES ANTİK KENTİ


   Herkese  merhaba ,bu gün sizlere benim çok ilgimi çeken sizlerinde beğeneceğini  düşündüğüm EFES ANTİK KENTİ anlatacağım . 





efes ile ilgili görsel sonucu






efes ile ilgili görsel sonucu












Kuruluşu M.Ö. 6000 yıllarına dayanan ve Helenistik dönemden tutunda Roma, Bizans (Doğu Roma), Beylikler ve Osmanlı dönemlerine kadar aktif yerleşim yeri olarak kullanılan o soylu şehir; Efes.
Asırlar boyu üstün şehir planlama örneği oluşuyla, büyük öneme sahip bir liman kenti olmanın getirdiği ticaret merkezi özelliğiyle, binlerce yıl çok zengin kültüre sahip uygarlıklara ev sahipliği yapmasının kaçınılmaz sonucu olarak bir kültürler beşiği oluşuyla, Hristiyanlığın Hac merkezi olarak kabul görülmesi ve asırlardır bir dini merkez olma özelliğiyle; Efes tarihin bir parçası değil tarihin ta kendisi desem daha iyi olur sanarım. Efes antik kent ilk kuruluş dönemi ise ; Efes’in ilk olarak tarihte amazon adıyla anılan kadın savaşçılar tarafından kurulduğu ve hatta isminin Arzawa (Ana Tanrıça Kenti) Krallığı’nın bir şehri olan Apasas’tan geldiği rivayet edilir. uzun yıllar bu bölgede yerli halkın yaşadığı da düşünülüyor. 
efes ile ilgili görsel sonucu

Roma Dönemi ve İkinci Kuruluş Dönemi (Efes’in Efes Oluşu);
Öncesinde küçük bir yaşam merkezi olduğu düşünülen bölgenin önem kazanıp güçlenmesi Atina Prensi Androklos eliyle başlıyor Androklos ile başlayan Efes’in büyüme süreci M.Ö. 129 yılında Bergama Kralı Attolos’un bölgeyi Romalılara miras olarak bırakmasıyla zirveye ulaşmıştır. Miras olarak koca bir ülke bırakmak baya ilginç bir durum olsa da Efes’e yaramış neyse ki J Bu tarihten sonra Efes tarihçilere göre Asya’da bulunan en önemli ticaret merkezi haline gelir. Ayrıca burada açılan felsefe okulu da önemli bir merkez olmasında büyük rol oynamış.
Hristiyanlığın ortaya çıkışıyla birlikteyse şehir önce incilin önemli isimlerinden Aziz Paul’ün bir süre burada bulunması ve burada vaazlar vermesiyle, sonraları ise Aziz John ve Bakire Meryem’in buraya gelişi ile dini bir merkez haline gelmiştir. Bu tarihten itibaren altın çağını yaşayan Efes bir süre sonra sık sık el değiştirmeye ve istikrarsız bir ivme çizmeye başlar. Ve nihayet 1304 yılında Türklerin eline geçer.  
Beylikler ve Osmanlı Dönemin'de ise  1304 yılı itibariyle Türk beyliklere geçen Efes’te 98 yıl boyunca refah sürse de 1402 yılında Moğol saldırılarında nasibini aldıktan sonra  büyük tahribata uğrar. 1425 yılında ise şehri Osmanlı fetheder. Bu noktadan sonra Efes büyük bir hızla önemini yitirir ve 20.yy a geldiğimizde Menderes Nehrinin taşıdığı kumlar ovayı genişletmiştir. Bir sahil kenti olan Efes artık denize 5km kadar uzaklıkta kalır. 
Önemli yapıları ;  Artemis Tapınağı,Efes Antik Tiyatrosu,Celsus Kütüphanesi,

Meryem Ana Evi...




Artemis Tapınağı ile ilgili görsel sonucu





Artemis Tapınağı: “Dünyanın Yedi Harikası” listesinde Gize Piramitleri, İskenderiye Feneri, Babil’in Asma Bahçeleri, Rodos’ta Güneş Tanrısı Helios ile Olympia’daki Zeus heykelleri yer alıyor. Kalan iki görkemli yapıt ise Anadolu’dan: Halikarnassos’taki (Bodrum) anıt mezar Mausoleion ile Efes’teki (Ephesos) Artemis Tapınağı.
Artemis Tapınağı Efes (Ephesos) antik kentinin 1,5 kilometre kuzeydoğusunda, Selçuk ilçe merkezinin ise batı çıkışında yer alıyor. Tapınak 1869 yılında, İzmir-Aydın demiryolu yapımında görevli İngiliz mühendis J. T. Wood tarafından, British Museum adına yapılan ve yedi yıl süren kazılar sonucunda ortaya çıkartılmış. 1904-1905 yılları arasında kazılar da yine British Museum adına yürütülmüş. Oldukça uzun bir aranın ardından Avusturya Arkeoloji Enstitüsü tarafından 1965 yılında kazılar tekrar başlamış ve devam ediyor. Tapınak alanında ortaya çıkarılan en eski buluntular İÖ 14.-13. yüzyıla ait Miken seramik parçaları. Buranın İÖ 11. yüzyıldan başlayarak bir kült alanı olarak kullanıldığı, üst üste birçok tapınım yapılarının inşa edildiği anlaşılıyor. Bulgulara göre de ilk tapınak İÖ 680- 650 yıllarında yapılmış; 32 ahşap sütunluymuş. Daha sonra İÖ 570 yılında yapılan ise mermer sütunlardan devasa bir tapınakmış. Olasılıkla 100 x 60 metre boyutunda ve 106 sütunluydu; sütunların üzerinde de kabartmalar bulunuyordu. Tapınak, Lydia Kralı Kroisos tarafından yaptırıldığı için onun ismiyle anılıyordu. Kazılar sırasında sütunların ve üstlerinde frizler bulunan mimari blokların bir kısmı British Museum’a götürülmüş.







Efes Antik Tiyatrosu: ile ilgili görsel sonucu





Efes Antik Tiyatrosu:Bir sanatın doğuşu olarak adlandırılan .Efes Antik Tiyatrosu günümüzde sanat tarihi açısından dünya çapında en önemli yapılardan birisi olarak kabul edilmektedir. Efes’te Panayır Dağı eteğinde yer alır. 65 sırası bulunan 25.000 kişi kapasiteli bu antik tiyatro günümüze kadar çok iyi bir şekilde muhafaza edilerek gelmiştir. Toplam 3 katlıdır. Her bir katı farklı dönemlerde, kentin zenginliği ve ihtişamıyla paralel olarak eklenmiştir. İmparator Neron I. yüzyılda bu tiyatronun 2. katını heykeller, oymalar ve çeşitli sanatsal yapılarla süsleterek dikmiştir. II. Yüzyılda ise Septimus Sevenus tiyatronun 3. katının inşasını sağlamıştır.
Günümüzde modern tiyatrolar ile kıyasladığımızda çok büyük bir izleyici kapasitesine sahip olan Efes Antik Tiyatrosu, o dönemde sanata verilen önemi gözler önüne seriyor. Sadece sanatsal aktiviteler için kullanılmamıştır



İlgili resim


celsus kütüphanesi heykel ile ilgili görsel sonucu










Celsus Kütüphanesi: Pek çok kaynakta bu konuda farklı bilgiler söz konusu olsa da Efes Celsus Kütüphanesi’nin yapılışı resmi olarak M.S. 135 olarak geçmektedir. Celsus; Trajan’ın yönettiği Roma İmparatorluğu’nda o dönemin en önemli senatörlerinden birisidir. Oğlu Aquila’nın ön ayak olduğu kütüphane, babası Celsus’un anısına yaptırılmıştır. O dönem kitapların temin edilebilmesi için tam 25 bin altın toplanmıştır. Mermer caddenin doğu yakasında ufak bir alanı kaplayan Celsus Kütüphanesi, Augustus kapısı ile göz kamaştırır. Bu kapı aynı zamanda kütüphanenin Agora ile olan bağlantısını sağlar. Hala bugün bile ziyaret ettiğinizde varlığını muhafaza eden bir lahit hemen dikkatinizi çekecektir.  Lahit’te Celsus’un yattığı iddia edilmiş olsa da bu hala kesin olarak bilinmemektedir. Mimari açıdan kütüphanenin özellikle heybetli görünmesi adına özel bir çaba gösterildiği açıktır. Kütüphane kurulduktan yaklaşık 130 sene sonra meydana gelen depremden son derece olumsuz etkilendi. Kütüphanede yer alan önemli eserlerin büyük bir bölümü bu deprem sonrası yok olmuştur. Ön bölüm ise bugüne kadar ayakta kalmayı başarmıştır. Celsus Kütüphanesi’ni ziyaret edenlerin en önemli motivasyonu, genellikle sütunlar arasında yer alan muhteşem heykeller oluyor. Kütüphanenin ön bölümünde 4 ayrı heykel bulunuyor. Bu kadın heykellerinin her biri bir düşünceyi temsil ediyor (fazilet, bilgi, akıl, anlayış). Büyük sütunların arasına gizlenmiş heykeller, antik mimarinin izlerine tanıklık etmek açısından oldukça heyecan verici. 


İlgili resim


meryem ana evi kısa bilgi ile ilgili görsel sonucu


















Meryem Ana Evi:  Efes, Havari Aziz Yuhanna’nın, İsa’nın Annesi Meryem ile birlikte geldiği ve tam da Efes’te yazdığı İncil’inde silinmez bir iz olarak Meryem’in varlığını yansıttığı kenttir. Aziz Yuhanna İncil’i şöyle aktarır: “İsa, [haçının yanında] annesinin ve sevdiği öğrencinin yakınında durduğunu görünce annesine, ‘Anne, işte oğlun!’ dedi. Sonra öğrenciye, ‘İşte, annen!’ dedi. O andan itibaren bu öğrenci İsa’nın annesini kendi evine aldı” (19,25-27).

Meryem’in mütevazı ve saklı bir yaşantısı olsa da, onun varlığından haberdar olan Hristiyanlar, Havari Yuhanna’dan sonra da, onun Efes’te olduğunu kanıtlamak için bu cümleyi şüphesiz kanıt olarak göstermişlerdi.
İ.S. ikinci ve üçüncü yüzyıllarda, Aziz Tertullianos, Aziz Ireneus, Origenes ve Eusebius’un aktardıklarına dayanarak, Aziz Yuhanna’nın Efes’e geldiği konusunda geleneklerin tümü hemfikirdir. Hatta Tertullianos der ki, Havari Yuhanna Asya iline “çok erken saatte” geldi (bkz. ad. Marc. Lig. IV, böl. 5).
120 yıllarına doğru İzmir’de doğan ve Aziz Yuhanna’nın öğrencisi olan İzmir Episkoposu Aziz Polikarpos’un izinde eğitilmiş Aziz İreneus, Aziz Pavlus’un ve Aziz Yuhanna’nın Efes’te eşzamanlı varlığının inkar edilmemesi gerektiğini belirtir.
Efes geleneğine göre, İsa’nın haç üzerindeyken annesi Meryem’i Havari Aziz Yuhanna’ya emanet etmesi anından itibaren onu terk edemezdi ve İ.S. 18 yılının sonrasında Efes’te veya o kentin civarında Bakire Azize Meryem ile ikamet ettiğine inanılır.
Kıbrıs Episkoposu olan Aziz Epifanius (310-314), Kutsal Yazılar’ın Azize Bakire Meryem’in son yılları hakkında herhangi bir bilgi aktarmadığını üzüntüyle belirtir. Aziz Episkopos, Meryem’in bakire lekesizliğini vurgulamaya çalışarak şöyle ekler: “Aziz Yuhanna Asya’ya hareket ettiği zamanlarda, kendisiyle birlikte Bakire Azize Meryem’i getirdiğinin Kutsal Yazılar’da belirtilmemesinin nedeni, imanlıların ruhlarında çok fazla heyecan yaratmamak istemesidir.” Bununla birlikte, Aziz Epifanius, Meryem’in Efes’te ikamet etmediğini söylemez, sadece Kutsal Yazılar’ın bundan bahsetmediğini belirtir. Bu olayda ilahi bir gizemin olduğunu vurgulamak istemiştir.
Efes geleneğine göre Bakire Meryem’in, Aziz Yuhanna’ya müjdeleme görevinde eşlik etmesi gerekiyordu ve İsa’nın Azize Annesi Meryem’in, 48 yılından önce bu yerde “uykuya daldığını” (Lat. Dormitio) düşünmek uygundur. En yaygın fikir bundan ibarettir.
8. asırdan itibaren Yakubî Süryani Kilisesi, sonrasında 12. ve 13. yüzyıllarda inanışı güçlendirerek Efes geleneğini sürdürmüş ve günümüzde hâlâ bu düşünceyi canlı tutmuştur. 12. ve 13. yüzyıllarda bu Efes geleneği birinci derecede önemli tarihçiler tarafından tüm gücüyle ortaya konulmuş ve hemen sonrasında Papa 14. Benedikt’in bilgece tutumuyla yankı bulmuştur.

Meryem’in Efes’te ikamet edip burada “uykuya dalması”, Papa 15. Benedikt tarafından da kabul görmüştür. Kendisi bu konuyu şöyle yorumlamaktadır: “O andan itibaren öğrenci onu evine aldı… Aziz Yuhanna, Efes’e doğru hareket edince Meryem’in de oraya götürmüş ve bu yerden Bakire Azize Meryem göğe kanatlanmıştır.” (Papa 15. Benedikt, Kutsal Cuma günü, kutsal Gizemler üzerine Vaazı)
ve bur da Efes Antik Kent  biter bir başka gezide görüşürüz.









Cumalıkızık

Osmanlı sivil mimarisinin en görkemli köy yerleşimini günümüze ulaştıran Cumalıkızık, son yıllarda ülkemiz yanında tüm dünyada da tanınmay...